Makropodlar, haklı olarak akvaryum dünyasında öncü olarak kabul edilirler. Bu tür Avrupa’da, Japon Balıklarından sadece kısa bir süre sonra ortaya çıkmıştır. Güzelliği ve bakım açısından iddiasızlığı akvaristlikte popülaritesinin artmasında büyük rol oynamıştır. Bu nedenle Makrodolar hala çok popüler evcil hayvanlar olmaya devam etmektedir.
İçindekiler
Genel bilgiler
Makropod veya Cennet Balığı (Macropodus opercularis), Makropodlar ailesinden labirentli balıkların temsilcisidir. Türün adı iki Yunanca kelimeden oluşmaktadır; “makro” – büyük ve “podos” – bacak. Bu isim balıklara, Makropodun uzatılmış olan anal yüzgecinde “bacağını” gören büyük taksonomist Carl Linnaeus tarafından verilmiştir. Labirentli balıkların ayırt edici bir özelliği, ek bir solunum organının varlığıdır. Bu, görünüşte, solungaçların yanında bulunan, kan damarlarının yoğun bir şekilde nüfuz ettiği küçük bir keseyi andırmaktadır. Labirent organı, balıkların solumak için atmosferik havayı kullanmasına imkan verir; Makropodun tipik biyotoplarında, yani akışın olmadığı ve büyük miktarda organik maddenin suda çözünmüş oksijen konsantrasyonunda bir azalmaya yol açtığı yerler olan nehirlerin bataklık alanlarında, kanallarda, çeltik tarlalarında, hayati önem taşır.
Makropodun en agresif labirentli balıklardan biri olduğunu belirtmek gerekir. En yakın akrabaları olan Betalar gibi, yetişkin erkekler de birbirlerine karşı son derece düşmandırlar. Akvaryumun diğer sakinleri genellikle onları ilgilendirmiyor olsa da durum böyledir.
Makropodlar çok ilginç balıklardır. Akıllı ve meraklıdırlar. Davranışlarını izlemek bir zevktir.
Şu anda, Makropod Uluslararası Kırmızı Kitap’ta yer almaktadır, ancak en az endişe duyulan bir tür olarak listelenmiştir. Sayılardaki düşüş, öncelikle türlerin doğal yaşam alanlarının insanlar tarafından istila edilmesi ve doğal çevrenin kirlenmesiyle ilişkilidir.
Dış görünüş
Makropodlar oldukça büyük akvaryum balıklarıdır. Erkeklerin gövde uzunluğu 10 cm’ye, dişilerinki 8 cm’ye ulaşabilir. Gövdesi uzamıştır, sağlamdır. Kafası sivri, gözleri iridir. Yüzgeçleri (kuyruk, anal ve sırt yüzgeçleri) iyi gelişmiştir. Kuyruk 3 cm uzunluğa ulaşabilir, bu da balıkları görsel olarak daha büyük yapar. Göğüs yüzgeçleri şeffaftır, karın yüzgeçleri ise ince ipliklere dönüşmüştür ve dokunma organları olarak işlev görürler, çamurlu suda gezinmelerine imkan sağlarlar.
Makropodların renkleri özel bir ilgiyi hak etmektedir. Gövdesinin ana rengi mavi veya zengin zeytin rengindedir, çok sayıda çapraz kırmızı şeritleri vardır. Yüzgeçleri mavimsi kırmızıdır, kuyruğunda beyaz benekler olabilir. Solungaçların yanında kırmızı bir benek ile çevrili parlak mavi bir göz vardır. Daha çok erkeklerden bahsediyoruz, dişiler çok daha mütevazı renklerdedir. Renklerinin yoğunluğu suyun sıcaklığına ve balıkların uyarılma derecesine bağlıdır. Seleksiyoncular tarafından, besleme konusunda klasik formdan farklı olmayan, albinolar gibi bir dizi renk varyasyonu elde edilmiştir.
Ortalama yaşam süresi 5 yıldır.
Ortaya Çıkış Tarihi
İlk örnekler 1869’da Fransız Konsolos Simon tarafından getirilmiştir. Ne yazık ki, o zamanlar labirentli balıkların suyun yüzeyinden hava yakalama ihtiyacı hakkında hiçbir şey bilinmiyordu, bu yüzden sızdırmaz varillerde taşınmışlardı. 100 balıktan sadece 22’si canlı ulaşmıştı. Makropodlar, balıkları oldukça hızlı bir şekilde üretmeyi başaran Fransız akvarist Pierre Carbonnier’e bağışlandı. Makropodlar 1876 yılında Berlin’e geldi. Bu türün geniş şekilde yaygınlaşmasının başlangıcı bu şekilde olmuştur.
Yaşam alanı
Makropod, geniş Güneydoğu Asya’nın bölgesinde yaygın şekilde bulunmaktadır. Çin’in güneyinde, Vietnam, Laos, Kamboçya, Malezya’da bu balığa rastlamak mümkündür. Balık, Japonya’ya, Kore’ye, Amerika Birleşik Devletleri’ne ve Madagaskar Adasına başarılı bir şekilde yayılmıştır.
Balıklar durgun su kütlelerini tercih ederler; büyük nehirler, çeltik tarlaları, sulama kanalları, bataklıklar, göletler.
Bakım ve besleme
Makropodları besleme için 40 litre hacimden başlayan bir akvaryum gereklidir. Bu, bir erkek ve bir çift dişi için yeterli olacaktır. Balıklar sudan atlayabilir, bu nedenle akvaryum bir kapakla örtülmelidir. Makropodları yalnız beslemek iyi bir fikir değildir. Bu yüzden diğer türlere karşı bile vahşi ve saldırgan olurlar. Doğru bir şekilde düzenlenmiş olan bir akvaryumdaki sürü, birkaç çift getirmeye bile imkan verir. Buna ek olarak, grupta sadece en ilginç davranışlar ortaya çıkmakla kalmayacak, ayrıca erkeklerin rengi daha parlak olacaktır. Farklı renk varyasyonlarını ayrı ayrı beslemek daha iyi olacaktır, böylece cins bozulmayacaktır.
Koyu renk toprak kullanmak iyi olacaktır, bunun üzerinde balıklar çok daha parlak görünecektir. En iyi süslemeler, dalgaların karaya attığı doğal odun kütükleri ve canlı bitki çalılıkları olacaktır. Makropodların bulunduğu akvaryumlarda yetiştirmek için herhangi bir popüler tür uygundur: Vallisneria, Hygrophila, Eğrelti Otları, Boynuz Yaprağı, Yosunlar, Ekinodoruslar, vb. Makropodlar yüzen bitkilere de iyi davranırlar: Pistia, Ricciia. Bu bitkiler, aydınlatma lambalarından gelen ışığı loş hale getirirler ve aynı zamanda erkeklerin yumurtlama sırasında kabarcıklardan inşa ettikleri yuvayı sabitlemeye yardımcı olurlar. Ancak yüzen bitkilerin suyun yüzeyini sürekli bir örtüyle kaplamaması sağlanmalıdır: balıkların havayı soluyabilecekleri boşluklar gereklidir.
Akvaryumda bir ısıtıcı ve hava motoru bulunması zorunlu değildir. Balıklar nispeten soğuk suda (15°C’den itibaren) ve düşük oksijen içeriğinde (labirent organı buna yardımcı olur) yaşama iyi adapte olmuşlardır. Filtre takılması tercih edilir, bu, akvaryumda rahat bir ortamın sürdürülmesini mümkün kılacaktır. Ancak güçlü bir akım yaratmamalıdır, Makropodlar sakin bir su akışını tercih ederler.
Besleme için en uygun su parametreleri: Sıcaklık= 15-26°С, pH= 6.0-8.0, GH= 6-20. Suya doğal turba çekişli bir dengeleyici olan Tetra Torumin eklenmesi çok yararlı olacaktır. Bu, suya, doğal olana yakın hafif kahverengimsi bir renk verecektir. Haftada bir kez akvaryumdaki suyun 1/3’ünün değiştirilmesi gerekir.
Uyumluluk
Makropodların uyumluluğu hakkındaki bilgiler belirsizdir. Balıkların ortak bir akvaryumda mükemmel bir şekilde yaşadığına ve komşularıyla ilgilenmediklerine dair değerlendirmelere rastlamak mümkündür. Fakat Makropodun akvaryumda diğer balıkları kovaladığı ve hatta bazen onları öldüresiye dövdüğüne ilişkin karşı bakış açısı da mevcuttur. İkincisi, elbette, çok daha az yaygındır ve ya belirli bir balığın bireysel özellikleriyle ya da besleme koşullarının ihlali ile ilişkilidir; cins bileşiminin yanlış seçilmesi, barınak sayısının az olması, akvaryum hacminin küçük olması, vb.
Makropodlar genellikle Guramiler, Barbuslar, Kılıç Balıkları, Ancistruslar, Çöpçü Balıkları, Koridorlar, Gökkuşağı Balıkları, Moliler, vb. gibi sakin büyük balıklarla iyi geçinirler.
Ancak Melek Balıklarını, Diskusları, Neonları, Teleskopları Makropodlarla birlikte beslememek iyi olacaktır. Komşu olarak, peçe yüzgeçleri olan balıklar uygun değildir, çünkü Makropodun bunları ısırma olasılığı çok yüksektir. Makropod için canlı besin haline gelecek olan yavruların hayatta kalma şansı da çok azdır
Makrobodun yemlenmesi
Makropodlar omnivorlardır, ancak doğada hayvansal kökenli yiyecekleri tercih ederler. Doğal su kütlelerinde küçük böcekleri, larvaları, balık yavrularını, solucanları yerler.
Evde besleme koşullarında, kaliteli kuru gıdalarda karar kılmak iyi olacaktır, çünkü popüler canlı ve dondurulmuş gıdalardan farklı olarak tam ve dengeli, ayrıca güvenli olacaklardır.
Balıklar, TetraMin gibi çok amaçlı pul şeklindeki yiyecekleri yemekten mutluluk duyacaktır. Yetişkinler granüllerü de reddetmeyeceklerdir. Ancak canlı renklerini korumak için, Makropodları doğal renk arttırıcılar açısından zengin gıdalarla beslemek en iyi seçim olacaktır. Tetra Rubin pul yemleri veya TetraPro Colour cipsleri seçebilirsiniz. Sonuç, iki haftalık düzenli beslenmeden sonra fark edilir hale gelecektir.
Bitki bazlı yemleri de diyete dahil etmeyi unutmayın. Bunun için konsantre spirulina yosunu içeren bir yem olan TetraPro Algae uygundur.
Evcil hayvanlarınızı, besleyici jöle içinde popüler gıda organizmalarının bulunduğu benzersiz bir lezzet olan Tetra Freshdelica ikram ederek şımartabilirsiniz. Bunlar canlı ve dondurulmuş yemlere daha iyi bir alternatif olacaklar. Lezzet için Kan Kurdu, Tuzlu Su Karidesi, Daphnia veya Krili seçebilirsiniz
Makropodlar aşırı yemeye eğilimlidirler, bu nedenle onları küçük porsiyonlarla, ancak sık sık beslemek iyi olacaktır. Ayrıca, yassı solucanlarla ve küçük salyangozlarla mücadelede, onları yiyerek de yardımcı olurlar.
Üreme ve çoğaltma
Makropodların üremesi, yeni başlayan akvaristler için bile karmaşık ve zor değildir. İlk olarak üreticilerin seçimiyle başlanır. Makropodlarda cinsel dimorfizm iyi ifade edilir. Erkekler dişilerden daha büyüktür, renkleri daha parlak ve yüzgeçleri daha uzundur. Bir çift seçerken, iyi dış görünüş verilerine sahip bireylerde karar kılmak iyi olacaktır: parlak renkler, düz çizgiler, doğum kusurlarının olmaması. Ayrıca aşırı saldırgan erkeklerin üremesine izin verilmesi tavsiye edilmez, en sakin olanı seçmek daha iyidir.
Yumurtlamadan bir hafta önce, erkek ve dişiyi ayırmak ve bol miktarda yüksek proteinli yemle beslemek iyi olacaktır. Yumurtlama ayrı bir akvaryumda yapılır. Bunun hacmi en az 30 litre olmalıdır. Su seviyesi 15-20 cm’yi geçmez. Yumurtlama akvaryumunda, dişinin kolayca saklanabilmesi için gerekli olan koşulları yaratmak gerekir: barınak (dalgaların karaya attığı odun, seramik kap) kurmak, örneğin boynuz yaprağı gibi birkaç bitki dikmek. Erkeğin yuva inşa etmesi kolaylaştırmak için suyun yüzeyine Pistia, Riccia gibi yüzen bitkiler konulabilir.
Dişinin karnı yumurtayla dolduktan sonra, dişi ve erkek yumurtlama akvaryumuna konulur ve su sıcaklığı birkaç derece yükseltilerek yumurtlama teşvik edilir. Erkek kabarcıklardan bir yuva yapar, ardından dişiyi yuvaya sürer. Sonra dişiyi sarar ve hemen dölleyeceği yumurtaları sıkar. Dişi bir kerede 500’e yakın yumurta bırakabilir. Yumurtalar sudan daha hafiftir, bu yüzden yukarı çıkarlar ve erkek yumurtaları dikkatlice yuvaya toplar. Bundan sonra dişiyi çıkarmak iyi olacaktır. Erkek yuvaya bakacak ve yavrular kendi başlarına yüzmeye başlayana kadar onları koruyacaktır. Bundan sonra erkeği de çıkarmak gereklidir.
Yumurtlama akvaryumundaki suyun günlük olarak değiştirilmesi gerekir (% 30’a kadar), sıcaklık yavaş yavaş normale indirilir. Yavrular eşit şekilde büyümezler, bu yüzden zaman içinde sınıflandırılırlar.